1789 yılında, Maeseyck adlı sınır kasabası, veba ve açlığın pençesinde kıvranırken, "Bokkenrijders" olarak bilinen ve keçilere binerek gökyüzünde uçtuklarına inanılan azılı bir hırsız çetesi, kasabayı yağmalamaya başlar. Bu çetenin acımasız baskınları, halk arasında korku ve çaresizliği artırırken, kasabanın sosyal dokusunu da derinden sarsar. İki adalet görevlisi, bu gizemli çeteyi yakalamakla görevlendirilir ve araştırmaları sırasında yolsuzluk, ihanet ve hatta şeytanın varlığıyla yüzleşirler. Görevleri ilerledikçe, sadece çeteyle değil, aynı zamanda kendi içsel çatışmaları ve kasabanın derinlere kök salmış karanlık sırlarıyla da mücadele etmek zorunda kalırlar. Bu süreç, onları adaletin ne anlama geldiğini ve kime hizmet ettiğini sorgulamaya iter. Kasabanın sıradan insanları, sosyal eşitsizliğin acımasızlığıyla başa çıkmaya çalışırken, hayatta kalmak için ne kadar ileri gidebileceklerini keşfederler.
