Bulgaristan'ın Oscar adayı olan Zift, adını doğrudan Bulgar argosundan alarak dikkat çeken bir film. Kara film tarzında kurgulanan bu yapım, genellikle alıştığımız özel dedektif hikayelerinin tersine, bir suçlunun perspektifinden anlatılıyor. Film, "Güve" lakaplı ana karakterimizin yirmi yıl süren hapis hayatının ardından özgürlüğüne kavuşmasıyla başlar. 1960'ların komünist Sofya'sında geçen bu hikaye, Güve'nin kendine yabancı olan bu yeni dünyada yer edinme çabasını konu alıyor.
Film, Güve'nin serbest kaldığı günü detaylı bir şekilde ele alıyor ve bu süreçte onun geçmişiyle yüzleşmesini, gelecekteki yerini bulma çabasını izliyoruz. Ancak bu süre zarfında, Güve'nin başına gelmeyen kalmıyor. Eski düşmanlarının zulmüne maruz kalıyor, peşindeki ajanlar tarafından takip ediliyor. Ayrıca, şehrin farklı karakterleriyle - doktorlar, barların müdavimleri, serseriler ve mezarcılar - karşılaşarak onların hikayelerini dinlemek zorunda kalıyor.
Zift, bir yandan bireysel özgürlük ve kimlik arayışını işlerken, diğer yandan da baskıcı bir toplumun getirdiği zorlukları ve bireyin toplum içindeki yalnızlığını gözler önüne seriyor. Bu zorlu mücadelede Güve'nin geçmişiyle yüzleşmesiyle birlikte, izleyici de 1960'ların Bulgaristan'ının karamsar ve baskıcı atmosferine tanıklık ediyor.
