İkinci Dünya Savaşı'nın hemen ardından Paris'te geçen bu film, 'Doğu Sarayı' adlı kapatılmak üzere olan bir genelevde çalışan Marion ile genelevin hizmetlerinden sorumlu olan Küçük Louis arasındaki sıra dışı ilişkiyi konu alıyor. Küçük Louis, aslında aseksüel olarak tanımlanabilecek bir karakterdir ve çocuksu bir masumiyet taşır. Sürekli olarak Marion'u izler ve onunla birlikte bir hayat kurma hayalleri kurar. Marion ise bu durumun farkında bile değildir; onun hayalleri, beyaz atlı prensiyle tanışıp ünlü bir diva olma arzusuyla doludur. Louis, Marion'un hayallerindeki mutluluğu ona veremeyeceğini düşündüğü için, en azından onun için ideal bir erkek bulmaya çalışır.
Bu süreçte Marion, Dimitri adında bir adamla tanışır. Ancak Dimitri, 'beyaz atlı prens' imajından oldukça uzakta, kendi sorunlarıyla boğuşan birisidir. Film, bu noktaya kadar romantik bir atmosferde ilerlerken, aniden yön değiştirir ve bir suç draması haline dönüşür.
