Film, 1976 yılında meydana gelen çarpıcı bir olayla başlıyor ve izleyicilere Formula 1 dünyasının dinamiklerini ve bu alandaki rekabeti sunuyor. Alman Grand Prix'sinde, Niki Lauda'nın Ferrari'si teknik bir arıza nedeniyle ikinci turda yarıştan çekilmek zorunda kalıyor. Bu durum, Lauda'nın büyük rakibi James Hunt'a zaferi kazandırıyor. Ancak bu talihsiz kaza, Lauda'nın yarış kariyerinin sonunu getirmiyor. Aldığı ciddi yaralara rağmen, Lauda sadece altı hafta içinde büyük bir azimle ve kararlılıkla pistlere geri dönerek herkesi hayrete düşürüyor. İtalyan Grand Prix'sinde başlayan ve sonraki yarışlarda giderek artan bir rekabet, iki rakip arasında unutulmaz anların yaşanmasına neden oluyor.
Film, izleyicileri 1970'lerin Formula 1'in altın dönemine götürürken, Avusturyalı yarışçı Niki Lauda ile İngiliz rakibi James Hunt arasındaki heyecan verici rekabeti derinlemesine inceliyor. Bu çekişme, her iki pilotun da sınır tanımayan hırslarını, birbirlerine duydukları saygıyı ve profesyonelliklerini gözler önüne sererken, sporun zorlu ve tehlikeli yönlerini de vurguluyor. Film, motorsporlarına olan tutkunun yanı sıra, kişisel azim ve rekabetin yoğun duygularını da ustalıkla yansıtıyor.
