Geçmişte yaşayan insanlar, yedi perşemene sahip olan bireylere mutlak bir güç verildiğine inanırlardı. Bu inanca göre, soylu bir aileden gelen bu çocuk, büyüdüğünde tüm dünyayı yönetme yeteneğine sahip olacaktı. Kelt kralı da soylu bir aileden doğmuş biri olarak, bu yedi perşemeni bulduğunda, Avrupa'daki savaşları sona erdirmek ve barışı sağlamak amacıyla Hristiyan konseyine sunmaya karar verdi. Ancak, hırslı bir lord, kralı öldürerek bu barış çabasını engelledi.
Kralın kızı, kehanetin gerçekleşmesi için koruma altına alındı ve konsey tarafından himaye edildi. Böylece, kralın kızı gelecekteki barışın simgesi haline geldi ve ona büyük bir değer atfedildi. Zamanla, kızın yetenekleri ve liderlik özellikleri tanınmaya başlandı ve halkın umudu oldu. Onun varlığı, insanlara barış ve refah inancını yeniden alevlendirdi.
Bu hikaye, eski zamanlardaki inanç sistemlerini ve liderlik anlayışını yansıtırken, aynı zamanda insanların umut ve mücadele ruhunu da gözler önüne sermektedir. İnsanların inandıkları değerler uğruna verdikleri mücadele ve bunun sonucunda umut dolu bir gelecek inşa etme çabası, bu hikayenin temel temasını oluşturmaktadır.
