Julius Fonteneau, kızının kaybolmasının ardından ne polis ne de kendi çabalarıyla bir sonuç elde edememiştir. Nihayetinde, adaleti kendi elleriyle sağlama kararı alır. Kızının erkek arkadaşını kaçırarak bir bodrumda bağlar ve ondan itiraf almayı bekler. Kızını öldürdüğüne inandığı bu gence işkence yaparken, hayatındaki diğer sorunlar da peşini bırakmaz. Tek destekçisi olan arkadaşı ona moral vermeye çalışsa da, bu durum yeterli gelmez; çünkü karısı Marcia, kızı için duyduğu acıyı atlatamayan kocasına karşı giderek daha fazla sabırsızlanmaktadır. Polis ise, Julius’un davranışlarından şüphelenmeye başlamıştır. Acı içinde kaybolan Julius, kızının katilinin kim olduğunu bir an önce belirlemeli ve ipler daha fazla gerilmeden, vermek istediği cezayı uygulayıp uygulayamayacağını anlamalıdır. Kaçırılan gencin babası ise, her yerde oğlunu ararken, Julius’un etrafındaki baskı giderek artmakta ve kaçış yolları daralmaktadır.
