Kocası trajik bir kaza sonucu ağır yaralandıktan sonra, sadık bir eş, onun eski halini hatırlatan gizemli bir portreye takıntı geliştirmeye başlar. Ancak portre, zamanla onu rahatsız etmeye başladığında, kadının bir seçim yapması gerekecektir: Portre ruhları mı barındırıyor yoksa kendisi mi aklını kaybediyor? Bu durum, eşinin sevgisi ile portreye olan saplantısı arasında sıkışıp kalan kadının hayatını köklü bir şekilde değiştirir. Yaşanan tuhaf olaylar, hem ruhsal hem de psikolojik bir çatışmayı tetikler; kocasının anısına olan sadakati ile kendi akıl sağlığı arasında bir savaş sürmektedir. Bir yanda sevdiği adamın imajını koruma isteği, diğer yanda ise kendi sağlığı ve zihinsel huzuru için verdiği mücadele vardır. Tüm bu gelişmeler, kadının yaşamında karmaşık ve duygusal derinliklerle dolu bir dizi olayı başlatır.