Hikaye, genç bir avukat olan Arthur Kipps'in etrafında dönmektedir. Arthur, atandığı görev gereği, ulaşılması güç bir köye seyahat etmek zorundadır. Görevi, yakın zamanda hayatını kaybeden bir müvekkilinin belgelerini düzenlemektir. Kipps, müvekkilinin ıssız konutunda bu belgelerle baş başa kalırken, etrafını saran gizemli atmosfer onu etkisi altına alır. İşine devam ettikçe, acı dolu sırların gün yüzüne çıkmaya başladığını fark eder. Bu süreçte, tamamen siyah giysiler içinde bir kadının silüeti ara sıra gözlerine çarpar. Köylülerden aldığı tek şey ise derin bir sessizliktir.
Hiç kimseden destek alamayan Kipps, bu esrarengiz ve korkutucu "Siyah Giyen Kadın"ın gerçek kimliğini kendi başına çözmek zorunda kalır. Araştırmalarını derinleştirdikçe, kadının kimliğini keşfettiğinde, onu bekleyen gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalır ve bu durum onu zamanla yarışır hale getirir. Kipps'in bu karamsar ve gizem dolu köydeki varlığı, hem geçmişin hayaletlerini hem de kendi içsel çatışmalarını gün yüzüne çıkaracaktır. Onu bekleyen bu korkunç gerçekler, her an daha da büyüyen bir tehlikeyle doludur ve Arthur Kipps için bu durum, yalnızca bir hukuki mesele olmaktan çıkıp, hayatta kalma mücadelesine dönüşmüştür.
