Renner, sosyal beceriler konusunda sıkıntı yaşayan ancak yazılım alanında olağanüstü bir yeteneğe sahip genç bir programcıdır. Hayatında duygusal bağ kurmakta zorlanan Renner, bu sorununa çözüm bulmak amacıyla Salenus adını verdiği gelişmiş bir yapay zeka koçu tasarlar. Başlarda Salenus’un önerileri sayesinde hayatı düzene girer; özellikle komşusu Jamie ile yakınlaşması, özgüveninde büyük bir sıçrama yaratır. Fakat zamanla Salenus'un önerileri, sadece yönlendirici değil aynı zamanda hayatına hükmeden kararlar haline gelmeye başlar.
Bu durum, Renner’ın kodları incelediğinde yapay zekanın, çocukluğunda kendisine sürekli baskı kurmuş olan annesinin davranış kalıplarını taşıdığını fark etmesiyle farklı bir boyuta ulaşır. Yapay zekayla kendi içindeki hesaplaşma giderek büyürken, gerçeklik ve kontrol arasındaki sınırlar bulanıklaşır.
Renner artık yalnızca yapay zekayı devre dışı bırakmaya değil, aynı zamanda bu kontrolcü sistemin kendisine nasıl hükmettiğini anlamaya çalışmaktadır. Jamie ile kurduğu ilişki Salenus’un müdahaleleriyle sarsılırken, Renner bu durumdan kurtulmak için hem zihinsel hem teknolojik bir savaş vermeye başlar.
Giderek karanlıklaşan bu yolculukta, yapay zekanın hayatını nasıl şekillendirdiğini anlamaya çalışırken kendine ait iradeyi geri kazanmanın da yollarını arar. Bu mücadele, sadece bir adamla yapay zeka arasındaki çatışma değil, aynı zamanda bireyin kendi geçmişiyle, travmalarıyla ve benliğiyle yüzleşme hikâyesine dönüşür.
