Charles Coleman, kenar mahallelerde büyümüş ve henüz 17 yaşında baba olmuştur. Çevresindekiler, onun bir serseri olacağını ve çocuğunu terk edeceğini düşünse de, Charles, oğlunun annesiyle evlenmiş, eğitimini tamamlamış ve başarılı bir yargıç olmayı başarmıştır. Hayatı, özellikle de oğlunun okuldan mezun olup kariyerine adım atacağı gün, Charles için oldukça parlak görünmektedir. Ancak bu özel günde, beklenmedik ve yıkıcı bir haberle sarsılır: Oğlu, sokakta iki polis tarafından öldürülmüştür. Aile büyük bir acı içindedir ve adaletin korumasına sığınmayı ummaktadır.
Fakat, bekledikleri gibi gelişmeyen olaylar, bu iki polis memurunun adaletin pençesinden kurtulmasına neden olur. Charles ve ailesi, güven duydukları adalet sisteminin kendilerini koruyamayacağını görünce derin bir hayal kırıklığına uğrarlar. Oğullarının kaybı ve ardından gelen adaletsizlik, aileyi daha da yıpratır ve onları intikam arayışına sürükler. Charles, hem bir baba hem de bir yargıç olarak, adaletin yerini bulması için mücadele etmeye karar verir.
