Genç bir Fransız kadın olan Maria Schneider, sinema dünyasının en çarpıcı yapımlarından biri olan Paris'te Son Tango ile bir gecede yıldız mertebesine ulaşır. Jeanne rolüyle izleyicilerin hafızalarına kazınan Maria, bu ani şöhretin getirdiği ışıklar ve gölgelerle yüzleşmek zorunda kalır. Ancak filmin sadece sanatsal yönü değil, tartışmalı prodüksiyon süreci de Maria’nın hayatında derin izler bırakır.
Filmdeki cesur sahneler ve yönetmen Bernardo Bertolucci ile Marlon Brando’nun baskın yaklaşımları, genç oyuncunun kariyerine yön verdiği kadar ruhunda da ağır yükler bırakır. Maria, henüz yirmili yaşlarının başında, istemeden dahil olduğu bir skandalın ortasında bulur kendini. Sinema dünyasının parlak yüzünün ardındaki karanlık tarafı ilk elden deneyimleyen Schneider, bu süreçte hem kendi benliğini hem de sanatçı kimliğini koruma mücadelesi verir.
Maria Olmak, Schneider’in yaşadığı bu sarsıcı dönemi, şöhretin perde arkasında yaşananları ve bir kadının bedeninin sanatsal bir proje uğruna nasıl bir meta haline getirildiğini anlatır. Maria’nın yükselişi kadar, düşüşe sürüklenme hikâyesi de film boyunca işlenir. Bu süreç, onun kariyerinde olduğu kadar, psikolojik dünyasında da izler bırakır.
Dışarıdan bakıldığında yıldız ışığıyla parlayan bir hayat, Maria için çoğu zaman bir kafese dönüşür. Aniden gelen şöhret, özgürlüğünü kısıtlayan bir pranga halini alır. Jeanne rolü, onun adını dünyaya duyursa da, Maria’nın kişisel sınırlarını zorlayan bir deneyime dönüşür. Bu sınırlar, hem sektörün erkek egemen yapısında hem de dönemin anlayışlarında sürekli olarak test edilir.
Maria, bu süreçte hem sinema sektörünün hem de medyanın kendisinden beklentileriyle yüzleşir. Onun hikâyesi, bir kadının sanat dünyasında kendi varlığını koruma savaşı halini alır. Film, Schneider’in yaşadığı travmaları ve bu travmaların kariyerine ve özel hayatına yansımalarını içten bir dille gözler önüne serer.
Kariyerine devam etse de Maria, hep bu tartışmalı filmin gölgesinde anılır. Kendi sesini bulmaya çalıştığı bu süreçte, bağımsız projelere yönelir ve kendini yeniden tanımlamaya çalışır. Ancak geçmişin izleri, onun hayatının bir parçası olmaya devam eder.
Maria Olmak, yalnızca bir oyuncunun biyografisi değil, aynı zamanda sinema sektörünün karmaşık yapısına ve kadın oyuncuların karşılaştığı zorluklara dair bir yüzleşme niteliğindedir. Schneider’in hikâyesi, sektördeki güç dinamiklerine ve sanat adına yapılanların sınırlarına dair çarpıcı bir portre sunuyor.
Bu film, Maria Schneider’in kendi kimliğini, sanatını ve özgürlüğünü koruma çabasını anlatırken, bir dönemin sinema anlayışını da sorgulayan etkileyici bir biyografik dram olarak öne çıkıyor.