1940 yılında, Thom ve Mars, gelecekteki radyo ve televizyon yayınlarını alabilen bir cihaz olan LOLA'yı geliştirdiler. Ancak, bu yayınların paylaşımının dünya üzerindeki yıkıcı etkilerini ve sonuçlarını öngöremediler. Aynı zamanda, bu durumun kendileri üzerinde yaratacağı derin etkilerden de habersizdiler.
Teknolojik bir başarı olarak değerlendirdikleri bu makinenin, insanlık tarihinin seyrini köklü bir şekilde değiştirebilecek kadar güçlü bir araç olduğunu fark etmeden, geleceğin derinliklerinden gelen bilgileri elde etmek için durmaksızın çalışmaya devam ettiler. Ancak, zamanın gizemli ve bilinmez sularında yüzmenin sonuçlarına hazırlıksızdılar. Hayal bile edemedikleri tehlikelerle yüzleşmek zorunda kaldılar.
Yayınları paylaştıkça, dünyanın ve kendi geleceklerinin yavaş yavaş nasıl değiştiğini gözlemlemeye başladılar. Geleceği şekillendirecek bilgiler, tüm insanlığın kaderini etkileyen birer zaman bombası haline geldi. Bu durum, sadece dünyanın değil, aynı zamanda kendi yaşamlarının da kontrolünü kaybetmelerine neden oldu. Bu, onların hayatlarının en büyük derslerinden biri olurken, aynı zamanda en derin pişmanlıklarından birine dönüşmüştü.
