Ainsley Kelsey Gunn, insanlarla olan etkileşimlerden kaçınan bir mizantrop olarak karşımıza çıkıyor. Ancak, bir gün kendini tamamen yalnız ve iletişim kuracak kimse olmadan bulduğunda, sosyal bağlantılara ne denli ihtiyaç duyduğunu fark etmeye başlar. Bu noktada sahneye, bir kavanozda hapsolmuş ölü bir fare olan Ulysses giriyor. Ainsley, bu alışılmadık dostla kurduğu ilişki sayesinde yalnızlığın ve sosyal izolasyonun getirdiği ağır yükü bir nebze olsun hafifletmeyi başarır.
Filmde, Gunn'un Ainsley karakterini canlandırma tarzı ve derin vücut dili, izleyicilerin karakterle duygusal bir bağ kurmasını sağlıyor. Özellikle sosyal izolasyonla başa çıkma sürecini ve insan ilişkilerinin vazgeçilmez önemini vurgulayan bu yapım, hem dramatik hem de komik unsurları ustalıkla harmanlıyor.
Öte yandan, kavanozdaki ölü fare Ulysses ile kurulan ilginç ve tuhaf ilişki, filmi mizahi bir drama haline getirirken; izleyicilerin insanlarla olan bağlantılarının ne denli hayati bir öneme sahip olduğunu sorgulamalarına da olanak tanıyor. Film, insanların sosyal varlıklar olarak derin bir yalnızlık hissi yaşayabileceğini ve bu durumu aşmak için ne tür sıra dışı yöntemlere başvurabileceklerini etkileyici bir anlatımla gözler önüne seriyor.
