David, eşini kızının doğumundan kısa bir süre sonra kaybetmiş ve hayatını tamamen kızı ve işi etrafında şekillendiren yalnız bir babadır. Emma ise annesiz yaşamaya alışmış ve kesinlikle üvey bir anne istemediğini net bir şekilde ifade etmiştir. David, hayatının yolunda gittiğini düşünürken, Emma'nın okulundaki bir çocuğun ani ölümü, onu hayatını yeniden sorgulamaya iten bir dönüm noktası olur. Bu olayın ardından, Emma'nın ona yalanlar söylediğini ve korkunç sırlar sakladığını fark etmeye başlar. Başlangıçta bu durumu kabullenmekte zorlanır, ancak Emma'nın bu trajik olayla bir şekilde bağlantılı olduğunu düşünmeye başlar.
Ancak asıl sarsıcı gelişme, David'in yeni işe aldığı çocuk bakıcısının beklenmedik bir şekilde hayatını kaybetmesidir. Bu olay, David'in içindeki çatışmayı daha da derinleştirir. Artık bir seçim yapmak zorundadır: Kızını sorgusuz sualsiz korumak mı, yoksa onun kendisinden neleri gizlediğini öğrenmek mi? David, bu zor kararın eşiğinde, kızıyla olan ilişkisini ve güvenini yeniden değerlendirmek durumundadır.
