Deneyimli bir keskin nişancı, emekliliğin eşiğindeyken beklenmedik bir şekilde son bir görev için çağrılır. Bu görev, terörist bir gruba karşı önemli bir istihbarat operasyonunu içerir ve yalnızca onun becerileriyle başarıya ulaşabilecektir. Ancak işler beklenildiği gibi gitmez ve operasyon bir tuzağa dönüşür. Birlik üyelerinin çoğu kaybedilirken, o ve küçük bir grup hayatta kalan, düşmanın planlarını bozmak ve kendilerini kurtarmak için ormanın derinliklerinde saklanmak zorunda kalır. Zorlu coğrafya, sınırlı kaynaklar ve artan düşman baskısı altında, hayatta kalma içgüdüleri ve yılların deneyimi onları ayakta tutar.
Mücadele derinleştikçe, ekibin lideri olarak sadece düşmanlarla değil, kendi geçmişiyle ve içsel çatışmalarıyla da yüzleşmek zorunda kalır. Çatışmanın merkezinde, yalnızca bir görev değil, aynı zamanda kaybolmaya yüz tutmuş bir onur ve adalet duygusunu da koruma savaşı verir. Her bir kararın ölüm kalım anlamına geldiği bu kritik süreçte, hem fiziksel hem de duygusal dayanıklılığını kanıtlar. Nihayetinde bu yolculuk, hem kendisi hem de ekibi için bir kurtuluş mücadelesine dönüşür ve savaş alanının ötesinde daha büyük bir amacın kapısını aralar.
