Eski bir dağ kasabasında, bir grup arkeolog, yıllardır gizemli bir şekilde terk edilmiş bir manastırın kalıntılarını araştırmak üzere yola çıkar. Efsanelere göre bu manastır, geçmişte karanlık ritüellere ev sahipliği yapmış ve kasaba halkının inancını derinden sarsmıştır. Araştırma sırasında, ekibin lideri tesadüfen üzerinde garip semboller bulunan eski bir el yazması keşfeder. Ancak bu keşif, yalnızca tarihsel bir bulgunun ötesindedir; kasabanın kadim lanetini yeniden uyandırır. Ekip, manastırın derinliklerine indikçe, tuhaf olaylar artmaya başlar; kaybolan gölgeler, uğursuz rüyalar ve gerçek ile hayal arasında gidip gelen bir korku hissi herkesi etkisi altına alır. Bir süre sonra, kasabalılar geçmişte saklanan sırların yeniden gün yüzüne çıkmasından endişelenir ve arkeologları uyarır. Ancak, genç bir ekip üyesinin lanetle doğrudan temas kurmasıyla işler tamamen kontrolden çıkar. Zamanla, lanetin yalnızca manastırın değil, tüm kasabanın kaderini tehdit ettiğini fark eden ekip, hem kendi hayatlarını hem de kasabanın geleceğini kurtarmak için mücadele eder. Geçmişin karanlık gölgeleri ile yüzleşen ekip, her adımda daha büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kalır ve bu korku dolu macera, insan ruhunun dayanıklılığını ve hayatta kalma içgüdüsünü sınıyor.
