1941 yılında, II. Dünya Savaşı'nın en zorlu dönemlerinde, Tank Komutanı Mikhail Timofeevich Kalashnikov cephede ciddi şekilde yaralanır. Bu yaralanma, onun savaş alanlarına geri dönmesini engeller. Ancak bu durum, onun savaşın seyrine katkıda bulunma isteğini sona erdirmez. Mikhail, evine dönerken, Rus askerlerinin cephede karşılaştıkları zorlukları ve kullandıkları silahların yetersizliğini gözlemledikçe bu duruma kayıtsız kalamaz. Kendi kendini yetiştiren bir mucit olan Kalashnikov, bu sorunu çözmeye karar verir.
Kalashnikov'un bu kararı, onu tarihi bir misyonun içine çeker. Evine döndükten sonra, az sayıda ve kalitesi düşük silahlarla mücadele eden askerler için, her türlü zorlu koşulda güvenilir bir şekilde çalışacak bir silah geliştirmeye koyulur. Uzun ve zorlu çalışmalar, prototip geliştirmeleri, testler ve başarısızlıklarla dolu bir süreç sonunda, Mikhail Kalashnikov, dünya çapında tanınacak olan AK-47 otomatik tüfeğini tasarlar. Bu silah, yalnızca Rus askerlerine değil, sonraki yıllarda birçok ülkenin ordusuna da güç ve üstünlük kazandırır.
Kalashnikov'un hikayesi, sadece bir silahın icadı değil, aynı zamanda zorluklar karşısında asla pes etmeyen, azimli bir bireyin engelleri aşarak neler başarabileceğinin bir örneğidir. Mikhail Kalashnikov'un dünyayı değiştiren bu çığır açan buluşu, onu hem bir mühendislik dehası hem de stratejik bir vizyon sahibi olarak tarih sahnesine taşımıştır. Film, Kalashnikov'un kişisel mücadelesini ve tarihi başarısını dramatik ve etkileyici bir şekilde izleyiciye sunuyor.
