Yarı Çek, yarı Rus kökenli ve acımasız bir işkenceye maruz kalmış bir göçmen, Hamburg’daki İslam Topluluğu’nda kendine bir yer edinir. Bu adam, yaşadığı kötü talihin sorumluluğunu tamamen babasına yükler. Hem Alman hem de Amerikan istihbarat ajanları, bu kişiye büyük bir ilgi gösterir ve onu izlemeye karar verirler. Bu ortak kararın ardından, zaman ilerledikçe ve kaybedilecek şeyler arttıkça, bu adamın dünya genelinde en çok aranan kişi haline gelmesi kaçınılmaz bir durum haline gelir. En çok aranan bu adamı kimin yakalayacağı ise milyonlarca insanın merakla takip ettiği bir konu olur. Ancak bu göçmenin kimliği tam olarak bilinmemektedir; o, ezilen bir azınlık mı yoksa beyni yıkanmış, aşırı uç bir savaşçı mı? Devletler, bu durumun politik bir çatışmaya dönüşmesini istemedikleri için, en çok aranan bu adamın kimliğini öğrenmek ve onu yakalamak için zamanla ve birbirleriyle kıyasıya bir yarışa gireceklerdir.
