18. yüzyılın başlarında Venedik'te, müziğe tutkun bir adam olan Josef, müzikal hayallerinin peşinden koşuyordu. Kendisi bir kemancıydı ve opera besteleme arzusu içindeydi. Ancak, talih ona gülmedi ve zorlu bir yaşam sürmek zorunda kaldı. Neyse ki, varlıklı bir kadının desteğiyle bir iş bulmayı başardı. Fakat, hayatının en büyük zorluğu, şehvet düşkünü bir markizin âşığı olduğunda başladı. Josef, tutkulu bir yaşam tarzını benimsemeye karar vererek dini hoşgörüsüzlükten uzak bir hayat sürmeye başladı. Zamanla, yeteneği sayesinde Josef'in ismi, San Carlo gibi Avrupa'nın en prestijli tiyatrolarından birinde opera bestelemek için yeterli bir seviyeye ulaştı. Josef'in cesareti ve özverisi sayesinde hayalleri gerçeğe dönüştü ve nihayetinde bir opera besteleme başarısını elde etti. Bu başarı, onun müzikal kariyerindeki ilk büyük adım oldu ve ona daha büyük fırsatlar sundu.
