Küçük bir kasabada, sakinler günlük yaşamlarını sorgulama gereği duymadan sürdürmektedir. Ancak, bazı kadınların kayboluşlarını görmezden gelmekteki rahatlıkları, bir gün birinin onları acımasız bir seri katilin kurbanı olabileceği gerçeğiyle yüzleşmeleriyle sarsılır. O andan itibaren, kasabanın huzuru yerini korkuya bırakır ve her şeyin dengesi bozulur. Uzun bir süre boyunca inkar edilen bu gerçek, başkarakterlerin beklemedik kayıplarla yüzleşmesine neden olur. Artık herkesin huzurlu yaşamı, korku ve endişe ile dolup taşar. Daha önce göz ardı edilen kadınların gizemli kayboluşları, artık göz ardı edilemeyecek bir hal alır. Herkesin aklında tek bir soru belirir: Aramızda bir seri katil mi var?
Kasabanın huzurlu atmosferi, bu yeni durumla birlikte sarsılmaya başlar. Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı açıktır. Gerçeği kabullenme süreci, başkarakterlerin hayatlarındaki dengeleri tamamen alt üst eder. Bu süreçte, kaybettikleri şeylerin boyutunu fark etmeye başlarlar. Korkunun gölgesinde, kasabanın sakinleri, kaybolan kadınların ardındaki gizemi çözmeye çalışırken, kendi içsel çatışmalarıyla da yüzleşmek zorunda kalırlar.
