Küçük bir kasaba olan Redemption, geçmişin izlerini hâlâ taşıyan sessiz ve gergin bir yerdir. Bu kasabanın sakinlerinden biri olan Thomas Keller, yıllar önce silahı bırakmış, suçla örülü geçmişini ardında bırakmaya çalışmaktadır. Ancak sessizlik uzun sürmez. Bir sabah kasabanın dışına doğru at süren esrarengiz bir adam, Ben, sınırdan içeri girer. Ben’in gelişi sadece Thomas’ın değil, tüm kasabanın kaderini değiştirir. Çünkü Ben yalnız değildir; onu arayan karanlık adamlar vardır ve beraberinde eski defterleri de getirmiştir. Thomas, bu adamın kim olduğunu anlamaya çalışırken, Ben’in gizlediği gerçekler kasabanın üzerine gölge gibi düşer.
Gizli ittifaklar ve kişisel hesaplaşmalarla örülü bu atmosferde, Ben’in peşindeki silahlı adamlar Redemption’a ulaşır. Şiddetin eşiğine gelen kasaba, bir yandan Ben’e sırt çevirirken bir yandan da Thomas’tan bir şeyler yapmasını bekler. Thomas için bu, yıllar sonra silahını tekrar eline alması anlamına gelir. Artık sadece kendi geçmişiyle değil, Ben’in neden burada olduğu ve getirdiği tehlikeyle de yüzleşmesi gerekmektedir. İkili, çatışmalarla sarsılan kasabanın kaderini belirleyecek bir karar vermek zorundadır: kaçmak mı, yoksa savaşmak mı?
Kasabanın yerel halkı bu mücadelenin ortasında, güvenilecek kimse kalmadığını anladığında, Thomas ile Ben’in yan yana verdikleri savaş bir hayatta kalma mücadelesine dönüşür. Silah seslerinin yankılandığı, güvenin zor kazanıldığı bu topraklarda, eski düşmanlıklar yeniden filizlenir. Ancak her hesaplaşmanın bir bedeli vardır. Keller için bu bedel, geçmişte verdiği kararların bugünle çarpışması, Ben içinse hayatta kalmak uğruna son kozlarını oynamaktır. Kasaba bu savaşın sonunda ya küllerinden doğacak ya da sonsuza dek yutulacaktır.
Filmin yönetmen koltuğunda Brian Skiba oturuyor. Başrollerde ise Stephen Dorff, Nicolas Cage ve Heather Graham rol aldı.