Bir askerin oğlunun ABD konsolosluğunda aniden ortadan kaybolmasıyla başlayan gerilim dolu bir arayışı konu alan Dokunulmazlık, Anne, kuralların ötesine geçip konsolosluk binasında izinsiz kalmaya karar verdiğinde, oğlunu ararken kendini çok daha büyük ve tehlikeli bir komplonun ortasında buluyor. Bu bina, yalnızca diplomatik dokunulmazlıkla çevrili bir yapı değil, aynı zamanda gerçeğin saklandığı bir labirenttir.
Konsolosluk, dışarıdan bakıldığında resmi, düzenli ve güvenli görünse de, içeride zamanla çözülmesi zor bir sessizlik hâkimdir. Her kapının ardı sır, her bakış şüphe doludur. Anne, oğlunun izini sürerken, yalnızca duvarlara değil, insanların suskunluğuna da çarpar. Her adımında daha da yalnızlaşır, ama geri dönmek için artık çok geçtir.
Zaman ilerledikçe, olayın basit bir kayıp vakası olmadığı anlaşılır. Devletin, istihbaratın ve özel çıkarların kesiştiği karanlık bir düzeneğin içinde, bir annenin çaresizliği gitgide öfkeye dönüşür. Gerçek, ne kadar derine inerse o kadar bulanıklaşır. Artık aradığı sadece oğlu değildir; neye bulaştığını ve kime güvenebileceğini de çözmek zorundadır.
Diplomatik sınırların, insan hayatı karşısında nasıl bir perde olabileceği anlatılırken, Dokunulmazlık, bir annenin cesaretiyle bu görünmez bariyerleri nasıl aşabileceğini gözler önüne seriyor. Bina dışa kapalı, içeridekiler suskun, ama bir annenin inadı sınır tanımıyor.