Sondra, her zaman bir hayalperest olarak yaşamış ve oyunculuk tutkusunun peşinden koşmaktan vazgeçmemiştir. Ancak bu tutku, hayatının diğer alanlarını ihmal etmesine yol açmış ve onu pişmanlıklarla dolu bir yola sürüklemiştir. Bu süreçte, başkalarının ihtiyaçlarından çok kendi isteklerini ön planda tutarak pek çok yanlış karar almıştır.
Sondra'nın hayalleri, onu birçok zorlukla karşı karşıya bırakmış ve kendi kendini yok etme eğilimleri geliştirmesine neden olmuştur. Kendi arzularının peşinden koşarken, çevresindekilerin iyiliğini göz ardı etmesi, hayatında derin yaralar açmıştır. Bu durum, onun için hem bir içsel çatışma hem de bir öğrenme süreci olmuştur.