Elliot ve ergenlik çağındaki kızı Ridley, sakin geçen bir araba yolculuğu sırasında beklenmedik bir şekilde mistik bir tek boynuzlu atı ezerek hayatlarını altüst eder. Ne yapacaklarını bilemeyen ikili, bu sıra dışı olayı gizlemek yerine, yaratığın bedenini doğayla iç içe bir inziva merkezine götürmeye karar verir. Bu merkez, güçlü bir ilaç şirketinin CEO’suna aittir.
İnziva merkezindeki bilim insanları, tek boynuzlu atın kanı, eti ve özellikle boynuzunda olağanüstü iyileştirici güçler olduğunu keşfeder. Bu bulgu, tıbbi araştırmalar ve kâr hırsı arasında hızlıca bir tartışma ortamı yaratır. Araştırmalar derinleştikçe, tek boynuzlu atın varlığı artık yalnızca bir tesadüf değil, büyük bir fırsat olarak görülmeye başlanır.
Ancak bu keşif, ahlaki bir çatışmayı da beraberinde getirir. Elliot ve Ridley, hem yaşadıkları olayın sonuçlarıyla hem de tek boynuzlu atın geleceğine dair verilecek kararların ağırlığıyla yüzleşmek zorunda kalır. Bilimin açgözlülükle kesiştiği bu yerde, bir efsanenin varlığı insanlık için dönüm noktasına dönüşür.