Bir zamanlar, küçük bir Azerbaycan balıkçı köyünde genç Sarah'nın babası denizde kaybolur. Bu olay, köyün üzerinde kara bir bulut gibi beliren başsızlık ve kederle sonuçlanır. Durum o kadar kötüleşir ki, batıl inançlara sahip köylüler, bir cenaze töreni düzenlenmesini talep ederler. Onlar, bu törenin babasının ardından yapılacak son bir veda olacağına inanarak, belki de böylece içlerindeki acıyı hafifletebileceklerini düşünürler.
Ancak, isyan dolu genç Sarah, babasının kayboluşunu kabullenmeye niyetli değildir. O, babasını bulma umudunu asla yitirmemektedir. Bu nedenle, herkesin karşı çıktığı ve belki de hayatını tehlikeye atacak son bir girişimde bulunmaya karar verir. Sarah, babasının izini sürmek ve onu bulmak için çıktığı belirsizliklerle dolu bu yolculukta, hem köyün kaderini hem de kendi hayatını değiştirecek zorlu bir mücadele verecektir. Bu yolculuk, genç kızın inancını ve cesaretini sorgulamasına neden olacak ve hayatında silinmez bir iz bırakacaktır.
