Geçtiğimiz hafta sonu, eşiyle birlikte Manhattan'ın yoğun iş temposundan uzaklaşarak doğayla iç içe bir kaçamak yapmak isteyen avukat Louise'in hikayesi, izleyicilere beklenmedik bir sürpriz sunuyor. Louise, 13 yıllık eşi Ian'ın kendisini çok daha genç bir kadın için terk ettiğini öğrendiğinde, hayatı bir anda altüst oluyor. Ancak film, bu noktadan sonra izleyicilerin tahminlerini aşan bir yolculuğa çıkıyor.
Ian, bu karmaşadan kolayca sıyrılabileceğini düşünse de, karısı Louise'nin durumu soğukkanlılıkla karşılaması ve evliliklerini kurtarmak için çaba göstermeden boşanmayı kabul etmemesi, izleyicilere derin bir ders veriyor. Louise'nin yaşadığı durumu kabullenmeyip, her şeye rağmen evliliklerini kurtarmak için gösterdiği çaba, hem gerçek bir dramı hem de kadının güçlü direnişini gözler önüne seriyor. Bu film, seyircilere aşkın, sadakatin ve direnişin etkileyici bir tasvirini sunuyor. Böylece, hafta sonu kaçamağı, beklenmedik olaylarla dolu bir hikayeye dönüşerek izleyiciyi içine çekiyor. Bu yapım, yalnızca bir aşk hikayesi olmanın ötesinde, güçlü bir kadının hayatta kalma ve direniş mücadelesini anlatıyor.
