1945 yılı, kanlı bir çatışmanın ortasında geçmektedir. Iwo Jima Adası, Japon güçlerinin elinde ve Amerika, bu stratejik noktayı ele geçirmek için savaşı sürdürmektedir. Nihayetinde Amerikalı askerler, Iwo Jima'yı fethederek zaferlerini kutlamak amacıyla adanın yüksek bir tepesine tırmanırlar. Ancak, evlerine döndüklerinde, bu deneyimle birlikte birçok karmaşık duygu ve çelişkili durumla yüzleşmek zorunda kaldıklarını anlarlar.
Askerlerin birçoğu, zaferin getirdiği mutluluğun yanı sıra başka duyguların da belirdiğini hisseder. Savaşın acımasız gerçekleriyle yüzleşen bu askerler, savaşın yıkıcılığını ve insan hayatının ne kadar değersiz olabileceğini bir kez daha deneyimlemişlerdir. Zafer kazanmış olsalar da, kayıpların ve yıkımın getirdiği vicdani yük, onları derinden rahatsız etmektedir.
