Acının insanlığımızı sürekli hatırlattığı bir dünyada, onu hissetmeyen bir kadın vardır. Doğumsal nadir bir hastalık nedeniyle fiziksel ve duygusal acıyı deneyimleme yetisinden mahrum kalmıştır. Bu durum, onun hayata bakış açısını oldukça farklı bir noktaya taşır. Ancak bir gün, yarık damaklı bir adamla karşılaşır ve bu tanışma her şeyi altüst eder. Adamın nazik tavırları, espri anlayışı ve şefkat dolu kişiliği, kadına hayatın daha önce hiç deneyimlemediği yönlerini keşfetme fırsatı sunar. Aşk gibi daha önce hayal bile edemediği duyguları hissetmeye başlar.
Zamanla, birbirlerini tanıdıkça, fiziksel farklılıklarının ötesinde derin bir bağ kurduklarını fark ederler. Sanata, seyahate ve doğanın sunduğu güzelliklere karşı ortak bir tutku beslemektedirler. Birbirlerini daha önce hayal edemedikleri şekillerde tamamlayarak, ilişkileri gerçekten özel ve güzel bir hale gelir. Bu süreçte, hayatın sunduğu zorlukların üstesinden gelerek, birbirlerine olan sevgilerini derinleştirirler.