Altı yaşındaki küçük Dounia, avucunda sımsıkı tuttuğu birkaç çörek otu tohumu ve Halep Prensesi'nin verdiği umutla Halep'teki yuvasından ayrılarak bilinmeyene doğru cesur bir yolculuğa çıkar. Bu yolculuk, Dounia için yalnızca fiziksel bir seyahat değil; aynı zamanda kimliğini, köklerini ve iç dünyasını keşfedeceği derin bir serüvendir.
Yabancı topraklara adım attığında karşılaştığı zorluklar, korkular ve sürprizlerle dolu yeni hayat, Dounia'nın masum gözlerinde şekillenip derin anlamlar kazanır. İzleyici, küçük bir çocuğun gözünden dünyayı yeniden tanırken, onun her adımında büyüdüğünü ve değiştiğini hisseder. Her yeni karşılaşma ve her kazanılan dostluk, onun için sadece bir tecrübe değil, aynı zamanda kendisini ve içinde yaşadığı evreni anlama yolundaki önemli adımlardır.
Film boyunca Dounia’nın yaşadığı kültürel farklılıklar, uyum sağlama çabası ve duygusal mücadeleleri samimi bir dille aktarılır. İzleyiciler, Dounia’nın büyülü iç dünyasına eşlik ederek, çocukluğun saf merakı ve cesaretiyle karmaşık dünyanın kapılarını aralıyor.