Burada, Richard Young’ın yıllar sonra satılığa çıkarılan eski evine dönüşüyle başlayan, zamana yayılan bir hikâyeyi konu alıyor. Bu sade yapı, yalnızca dört duvardan ibaret değil; geçmişin, sevginin, kaybın ve hayatın ta kendisi. Richard, her bir köşeye baktığında, orada bıraktığı anıları yeniden yaşar. Fakat bu evin hikâyesi yalnızca ona ait değildir; kuşaklar boyunca birçok insanın hayatına dokunmuş, izler bırakmıştır.
Her duvarda, her pencerede, bir başka hayata dair izler vardır. Ev, Richard’ın hatıralarını canlandırırken, bir yandan da geçmişte orada yaşayan farklı insanların anılarını fısıldar. Sevinçler, gözyaşları, yeni başlangıçlar ve vedalar… Hepsi aynı mekânda, farklı zamanlarda yan yana durur. Evin içinde atılan her adım, bir başka döneme, bir başka yaşama açılan bir kapıdır.
Bu anlatı, mekânın yalnızca bir yer olmadığını; duyguların, anıların ve hayatın biriktiği bir hafıza alanı olduğunu gösterir. Richard’ın yolculuğu, yalnızca kendi geçmişine değil, bu evin tanık olduğu tüm yaşam döngülerine uzanır. Zaman çizgisi kırılır, anılar birbirine karışır; evin içinde, geçmiş ve şimdi aynı anda nefes alır.
