Bir profesyonel suikastçı olan sözleşmeli katilin yaşamı, ilerleyen bir demans türü tanısı almasıyla köklü bir değişim geçirir. Bir zamanlar hızlı ve keskin bir zihinle düşünebilen bu adam, artık düşüncelerinin giderek bulanıklaştığı ve bozulduğu bir zihinsel karmaşa içerisindedir.
Her geçen gün hafızasını ve düşünme yeteneğini kaybederken, belirsizlikle dolu bir hayat sürdürmek zorundadır. Bu zorlu süreçte, yabancılaşmış yetişkin oğlunun hayatını kurtarma fırsatı, ona kendini affettirme ve geçmişteki hatalarını telafi etme şansı sunar.
Ancak, oğlunun hayatını kurtarmak ve geçmişteki günahlarından arınmak için büyük bir çaba göstermesi gerekecektir. Hem kendi hızla bozulmakta olan zihinsel işlevselliğiyle hem de peşine düşen polislerle başa çıkmak zorundadır. Bu nedenle, ilerleyen zihin sağlığı sorunlarına rağmen, hem polislerden kaçmayı hem de oğlunu kurtarmayı başarması gerekmektedir.
Tüm bunları yaparken, aynı zamanda kendi zihninin işleyen saatine karşı bir yarış içerisindedir. Bu durum, onun hayatını daha da karmaşık ve zor hale getirirken, verdiği bu mücadele aynı zamanda bir öz affetme ve geçmişle yüzleşme sürecine dönüşür. Bu hikaye, her ne olursa olsun, bir babanın sevgisi ve kendini affetme isteğinin her türlü zorluğun üstesinden gelebileceğini göstermektedir.
