Fatima-Zahra ve ergen oğlu Selim, hayatlarını sürekli skandalların gölgesinde, bir şehirden diğerine kaçarak geçirmektedir. Ancak Selim'in geçmişlerine dair acı bir gerçeği öğrenmesi, anne-oğul ilişkisinde derin bir çatlağa yol açar. Fatima-Zahra, oğluna daha iyi bir hayat kurmak için tüm geçmişini ardında bırakmaya ve yeni bir başlangıç yapmaya karar verir. Bu karar, onları Fas'ın büyüleyici şehri Tangier'e sürükler.
Tangier, ikili için hem bir kaçış noktası hem de bir yüzleşme alanı olur. Fatima-Zahra, geçmişin izlerinden kurtulmak ve oğluna daha sağlam bir gelecek kurmak için mücadele ederken, Selim gençliğinin verdiği cesaretle kendi yolunu bulmaya çalışır. Bu şehir, onlara hem meydan okuyan hem de iyileşmeleri için olanak tanıyan karmaşık bir ruh hali sunuyor.