Her denizkızının en büyük arzusu, bir prensle evlenip sıradan bir insan gibi yaşamaktır. Bu genel kuralın dışında kalmayan Ariel de, muhteşem bir prensle tanışmayı ve onunla birlikte olmayı hayal eden bir denizkızıdır. Mavi okyanusların serin sularında yüzerek, bu hayalini gerçekleştirmek için kararlıdır. Ancak bu hayalini gerçekleştirmek adına, Ariel, kötü niyetli bir deniz büyücüsü olan Ursula ile bir anlaşma yapmayı tercih eder. Bu anlaşma gereği, Ariel sesini Ursula'ya verir ve karşılığında bir çift bacak kazanır.
Böylece Ariel, insan formunda karaya çıkma ve Prens Eric ile tanışma fırsatına sahip olur. Fakat bu büyülü sürecin her aşamasında kendisine yapılan uyarıları dikkate almaz. Aldığı kararların sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda kalan Ariel, kendini birden denizin derinliklerine doğru bir yolculukta bulur. Gerçekleştirdiği anlaşmanın sonuçlarıyla karşılaştığında, onu bekleyen zorlukları anlamaya başlar.
Ariel'in hikayesi, hayaller uğruna yapılan fedakarlıkların ve bu fedakarlıkların sonuçlarıyla yüzleşmenin zorluğunu anlatan bir alegoridir. Sinema tutkunlarının büyük bir keyifle izleyebileceği bu öykü, aynı zamanda izleyicilere önemli dersler sunmaktadır. Özellikle ailelerin çocuklarına izletebileceği bu film, hem eğlenceli hem de öğretici bir deneyim sunuyor. Ariel'in hikayesi, hayal gücünün sınırlarını zorlayarak, izleyicilere hayatın gerçeklerini de hatırlatıyor.
