Catherine Weldon, genç yaşta dul kalmış bir sanatçıdır ve yalnızca Oturan Boğa'nın portresini yapmak amacıyla New York'tan Dakota Kızılderili yerleşim bölgesine doğru yola çıkar. Ancak oraya vardığında, Kızılderililerin topraklarının acımasızca ve çeşitli hilelerle ellerinden alındığını gözleriyle görür. Durum bununla da kalmaz; yeni bir antlaşma bahanesiyle, kalan Kızılderili topraklarının da yerli halktan alınma girişimleri başlamıştır. Başlangıçta bu olayları izleyen genç ressam, son antlaşma gereği kamptaki Kızılderililerin erzaklarının yarıya indirildiğini öğrenir ve sadece onlara yardım edebilmek için kendi cebinden çuvallar dolusu yiyecek alır. Ancak bu cömert davranışı, antlaşma yanlısı Amerikalıların öfkesini üzerine çeker ve feci bir şekilde saldırıya uğrar. Bu olayın ardından Catherine, evine dönmek yerine oradaki adaletsizlikle mücadele etmeye karar verir!