Bugünün toplumunun temelinde karanlık bir kültür gizleniyor. Ölümcül cinayetler, suikastlar ve soğukkanlılıkla işlenen suçlar, yalnızca korku ve terörü besleyen bir sessizlikle yayılıyor. Bu suçlar, çoğu zaman cezasız kalıyor. Genç bir kadın olan Talia, bu korkunun karşısında durmaya karar veriyor ve sokağın kurallarını hiçe sayarak işlenen suçlar hakkında polise başvuruyor. Ancak, aldığı her karar ve attığı her adım, siyahi çeteler tarafından izleniyor ve bu durum Talia'nın hukuki süreçlerde zorluk yaşamasına neden oluyor. Yaşadığı çevredeki herkes, onun için bir tehdit oluşturuyor.
Tam bu noktada, polis olan eski sevgilisi devreye giriyor. "Assassin Behind The Glass", sokaklardaki "ispiyoncular çok yaşamaz" sözünün doğruluğunu sorgulamamıza neden oluyor. Talia'nın cesareti ve eski sevgilisinin desteği, bu karanlık dünyada adalet arayışını daha da karmaşık hale getiriyor. Talia, hem kendi hayatını hem de çevresindekilerin güvenliğini tehlikeye atarak, bu korku dolu atmosferde cesur bir duruş sergiliyor.