Ed Hemsler, hayatını belki de asla gerçekleşmeyecek bir kıyamet senaryosuna hazırlık yaparak geçirmektedir. Tüm birikimlerini ve zamanını, olası felaketlerden korunmak için gerekli malzemeleri edinmeye harcamakta ve oğlunu bu ihtimallerin gerçek olduğuna ikna etmeye çalışmaktadır. Bu süreçte, Ronnie Maisner ise gereksiz eşyaları toplamakla meşguldür. İki farklı karakter, bir gün bir süpermarkette karşılaştıklarında, aralarında aşk benzeri duyguların filizlenmeye başladığını fark ederler. Ancak, hem Ed hem de Ronnie'nin alışılmadık ve ilginç kişilikleri, aşkı tam anlamıyla yakalamalarını zorlaştırmaktadır; zira birbirlerinin tuhaflıklarını kabullenmek, düşündükleri kadar basit bir iş değildir!
Ed, kıyamet senaryolarına olan takıntısıyla, hayatının büyük bir kısmını bu korkularla şekillendirmiştir. Oğluna, her an gerçekleşebilecek felaketlere karşı hazırlıklı olmanın önemini anlatmaya çalışırken, kendi içsel çatışmalarıyla da yüzleşmek zorundadır. Diğer yandan, Ronnie'nin hayatı, gereksiz eşyalarla dolup taşarken, bu durum onun için bir tür kaçış ve tatmin kaynağı haline gelmiştir. İkisi de birbirlerinden çok farklı dünyalarda yaşamaktadır, ancak süpermarketteki karşılaşmaları, her ikisinin de hayatında beklenmedik bir değişim yaratma potansiyeline sahiptir.
İlk başta, Ed ve Ronnie'nin birbirlerine duyduğu çekim, alışılmadık kişilikleri nedeniyle karmaşık bir hal alır. Ed, Ronnie'nin sıradan yaşam tarzını anlamakta zorlanırken, Ronnie de Ed'in takıntılı doğasının getirdiği zorluklarla başa çıkmaya çalışır. Ancak zamanla, bu iki karakterin birbirlerinin farklılıklarını kabullenmeleri gerektiği gerçeği ortaya çıkar. Aşk, sadece bir arzu değil, aynı zamanda anlayış ve kabul gerektiren bir yolculuktur; bu yolculukta, her ikisi de kendilerini ve birbirlerini keşfetmek zorundadır.
