Film, megalomanik, kurban ve cellat arasındaki görünmeyen sınırları sorgulamakta ve bu sınırların nasıl aşıldığını irdelemektedir. Ataerkinin baskıcı etkisi ve Manikeizm'in yanılsaması üzerine odaklanan bu yapım, şiddetin ve gücün kime ait olduğunu, gerçekte kimin suçlu, kimin masum olduğunu sorgulayan bir yapı sunmaktadır. Bu bakış açısı, günümüz toplumunda yaygın olan ve sıklıkla göz ardı edilen bir meseleyi ele almaktadır. Ayrıca, film ataerkilliğin bireyler ve toplum üzerindeki etkilerini de tartışmaktadır. Bu baskı, bireylerin ve toplulukların nasıl şekillendiğini ve bu durumun çoğu zaman nasıl gözden kaçırıldığını gözler önüne serer.
Film, Manikeizm'in bir yanılsama olduğunu savunarak, olayların ve nesnelerin iyi ve kötü olarak iki zıt kutupta değerlendirilmesinin yetersizliğini vurgular. Hayatın ve olayların çoğu zaman gri bir alanda yer aldığını belirterek, her şeyin bu kadar keskin bir şekilde ayrılmasının mümkün olmadığını ifade eder. Kısacası, bu film modern toplumun karmaşıklığını ve zıtlıklarını derinlemesine incelemekte ve izleyicilere düşündürücü bir perspektif sunmaktadır.
