1960'ların sonlarına doğru, küçük bir Avusturya kasabası olan Wels'te, Katolik bir ailede yetişen dokuz yaşındaki Johanna, ailesinin geçmişine dair önemli bir gerçeği öğrenir. Büyükannesinden duyduğu bu sır, ailenin köklerinin aslında Yahudi olduğunu ortaya koymaktadır. Bu bilgi, Johanna'nın hayatında bir dönüm noktası olur. Kısa bir süre içinde, kasabada var olan geçmişten gelen önyargılar, onun yaşamını olumsuz bir şekilde etkilemeye başlar. Ancak Johanna, dürüstlüğünden asla taviz vermez ve gerçeği ortaya çıkarmak için kararlılıkla mücadele eder.
Johanna, kasaba halkının gerçek yüzüyle yüzleşirken, bu zorlu süreçte birçok şey öğrenir. Elindeki eşyalar ve hissettiği duygulardan vazgeçmeyi düşünmez; ayrıca ailesinin geçmişiyle gurur duyar. Bu mücadele sürecinde, hem kendisinin hem de ailesinin onurlu duruşundan asla geri adım atmaz.
