Sam, bir benzin istasyonunda çalışan bir görevli olarak, Emily'nin yanlışlıkla kendi telefon numarasını aradığını fark etmeden bir gün ormanda cani eski sevgilisinden kaçan Emily'den gelen bir çağrı alır. İlk başta bu çağrının yanlışlıkla yapıldığını düşünerek telefonu kapatır. Ancak, kısa bir süre sonra aklında bir şüphe belirmeye başlar ve Emily'nin gerçekten yardıma ihtiyacı olabileceğini düşünür.
Sam, meraklı bir yapıya sahip ve başkalarına yardım etmeyi seven birisidir. Bu nedenle, Emily'nin acil bir durumu olabileceği düşüncesiyle hemen telefonu tekrar açar ve geri arar. Emily, Sam'in aramasına şaşırarak yanıt verir ve ondan yardım istemek için yalvarır.
Sam, vakit kaybetmeden ormana doğru yola çıkar. Ancak, önemli bir detayı unutur: Emily, kaçarken gözlüğünü kaybetmiştir ve görme yeteneği oldukça zayıftır. Bu durumda, Emily'nin hayatta kalabilmesi için Sam'in görme yeteneğine güvenmek zorundadır.
İkili, ormanda buluşacakları bir nokta belirler. Sam, Emily'nin sesini takip ederek ona rehberlik eder. Emily, Sam'in sesine güvenerek ilerler ve tehlikelerden kaçınır. Yolda bir kez bile kaybolmaz, çünkü Sam ona doğru yön gösterir.
Sonunda, ikili buluşma noktasında karşılaşır ve Emily, Sam'e minnettarlığını dile getirir. Sam, sadece görevini yerine getirdiğini ve başkalarına yardım etmekten mutluluk duyduğunu ifade eder. İkisi de birbirlerine teşekkür eder ve birlikte güvende oldukları için sevinç duyarlar.
Bu deneyim, Sam'e insanlara nasıl daha etkili bir şekilde yardımcı olabileceği konusunda yeni bir bakış açısı kazandırır. Sonuç olarak, bazen beklenmedik bir telefon çağrısı hayatları değiştirebilir ve yardıma ihtiyacı olan birine destek olmak için orada olmanın önemi büyüktür.
